SORUNUNUZ YA SORUN DEĞİLSE
“İnsanlar, ağzından çıkan cümlelerin, beyninden geçen düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp tekrar geri döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olurdu” demiş Albert Einstein… Şöyle bir hayatınızı düşünün… Geçmişte yaşadığınız bir konu ile ilgili olumsuz düşündüğünüz olaylar olumsuz, olumlu düşündüğünüz olaylar olumlu sonuçlanmadı mı?
Örneğin geçtiğimiz Perşembe gecesi saat 02.00 civarı “Ah Çiğdem, bu saate kadar oturdun… Sabah işe geç kalacaksın…”diye söylenerek yatağıma girdim… Oysa biyolojik saatimi iyi tanıyorum… Gece 04.00’de dahi yatsam, eğer o sabah canlı yayın programım varsa saat 07.00 bilemedin en geç 07.30’da uyanırım… Şimdi ne olmuştu da, bilinçaltıma böyle olumsuz bir düşünceyi hem de kendi kendime, bile isteye yerleştiriyordum… Üstelik içimdeki “Uyanamayacaksın işte, bu sefer bittin kızım sen” gibi söylenen o gereksiz sesi de “Senin dediğin değil, benim istediğim olacak” gibi cevaplar vererek bastırmaya çalışıyordum… Anlayacağınız, gecenin o saatinde içim dışıma yansısa ve birisi bu çekişmeye şahit olsa büyük ihtimal benim için deli derdi…
Sonucu merak ediyorsunuz değil mi? Hemen söylüyorum… Gözümü açtığımda aydınlığı görünce “Yandım Allah” diye fırladım yatağımdan… Saat tam 08.30’du ve ben o saatte Urla’da ki evimde pijamalarımlaydım hala… Saat 10.00’da Alsancak’ta TRT binasında sunmam gereken canlı yayın programa sıradan bir yol ile yetişmem imkânsızdı… Belki sadece hayal kahramanı süperman, telefon kulübesinde kırmızı donunu giyip, belimden kavradığı gibi uçarak mesaiye yetiştirebilirdi beni… Peki, bu mümkün mü? Elbette değil… O zaman ne yapıyoruz? Hemen gerçek hayattan bir kahramanı arıyor ve üstümüze, elimize geçen ilk kıyafeti giyip, kendimizi sokağa atıyoruz J
Sağ olsun Çeşmealtı Taksi durağından Serkan abi yetişiyor imdadıma… Arabaya biner binmez yeniden başlıyorum söylenmeye… “Ben bu sorumsuzluğu nasıl yaptım? Zaten ay sonu gelmiş, kuruş hesabı yapıyorum ( ki, bu cümleyi söylerken Serkan abiye dönüp “abi sorun sana para ödemekte değil yanlış anlama” diye gönül alıyorum bir de) Ya yetişemezsem? Ne olacak şimdi” vs diye susmak bilmeden konuşuyorum yol boyu… Allah’tan otoban yolu açık, biraz İzmir trafiğinde debelenip programa vaktinde yetişiyoruz…
Peki, o günün sınavları bitiyor mu? Hayır…
Sağ salim yayına giriyor, sorunsuz bir programı bitirmenin huzuru ile evime geri dönmek üzere Üçkuyular’dan dolmuşa biniyorum… Narlıdere İstihkam mevkiine geldiğimizde şoför güzergah değiştiriyor… “Hayırdır abi” diye soruyorum ve içime su serpen cevap geliyor… “Ablam askeriyede yemin töreni var… Sabah 05.30’dan beri trafik çok sıkışık… Sadece askeriyeyi geçmek neredeyse 3 saatimizi alıyor…” ve ben bu cümle ile anlıyorum ki sabah geç uyanmayıp her zamanki vaktimde yola çıksam, o yayına asla yetişemeyecektim…
Sonra başımı cama çevirip, gökyüzüne bakıyorum ve diyorum ki “Beni sevdiğini, beni koruduğunu biliyordum zaten…”
Sonuç olarak sevgili okur…
Hepimiz insanız ve haliyle hata yapma olasılığımız her zaman var… Burada önemli olan sürekli kendimizi suçlamaktansa, yaptığımız hatadan ders çıkarmak… Mesela ben, yayın öncesi geceler artık erken yatıyorum J
Bir diğer konu ise yaşadığınız sorunların gerçekten sorun olduğuna emin misiniz? Sizi huzursuz hissettiren o olayın altını biraz kurcalayın bakalım… Belki de sizin problem sandığınız olay, aslında hayatın sizi çok daha büyük felaketlerden koruyan bir önlemidir… Neden olmasın?